Gün geçmiyor ki birileri yeni bir mağduriyet daha çıkarmasın, popülist yalanların peşinden milyonlar gitmesin. Tutturmuşlar bir sözde Ermeni Soykırımı. Elle tutulur bir kanıt olmadan konuşuyor, kanıtları da kabul etmiyorlar. Parayı verenin düdüğü çaldığı bu devirde, birçok safsata gibi bu meseleyi de ülkelerin gündemine getirmeyi başardılar. Artık ABD ve Avrupa’da siyasete adım atmak istiyorsanız, bütün propagandaları kabullenip destek vermeniz gerekiyor. Mesela Ermenistan’dan tam 13.000 km uzaktaki Hawaii’de başkanlığa adaylığınızı koyduysanız, Ermeni Soykırımı’yla ilgili birkaç yalan da sizin atmanız gerekiyor.
2021 yılında Tulsi Gabbard adaylık sürecinde “1.5 milyon Ermeni, bundan yaklaşık 100 yıl önce İslamist Osmanlı İmparatorluğu tarafından katledildi.” diye başlayan bir twite imza attı. Davanın yalan olması ve verilen sayının saçma olmasından önce İslamist kısmına takıldım. Çünkü 1914 yılında Kürtler aracılığıyla karşılık veren İttihat Terakki Cemiyeti hakkında her şey söyleyebilirsiniz ama İslamist kullanabileceğiniz en gülünç ithamdır. Enver Paşa’yı mezarından kaldıracak tek şey sanırım bu söylem olurdu. Sırf politik puan ve çek defterlerinin kabarması adına bu tarz yalanlara sığınmak tam da siyasiler gibi mide bulandırıcı insanların işi. Türkiye içinde de bu davayı destekleyen oluşumların, düşüncelerini nereden ithal ettiklerini anlamış oluyoruz. Üstelik Hocalı’ da yaşananlar tüm çıplaklığıyla ortadayken, ağızlarına dahi almıyor oluşları büyük bir riyakarlık göstergesi.
Bu meseleyi araştırmaya başladığımda ilk olarak zamanın Ermeni nüfusuna göz attım ve 1.5 milyon olduğunu gördüm. Tamamı katledilmiş olsaydı cumhuriyet tarihinde ki sayılarına ulaşamazlardı, bu 1.5 milyon Ermeni öldürüldü yalanını ortaya çıkarıyor. Çok uluslu bir imparatorluk olan Osmanlı’da, Ermenilerin yapmaya çalıştığı gibi birçok isyanın yaşandığını biliyoruz. İngiliz Ajanı Arap Lawrence öncülüğünde Arap Yarımadası’nda ki isyanlar sonuç alabilmiş. Ermenilerse, Kıbrıs’a sürülenler gibi aynı muameleyi görmüş, bastırılmış isyanlar kısmında. Bizim Dışişleri Bakanlığı ne kadar bağımsız bilim insanları ve belirledikleri bölgede konuyu sürekli masaya yatırmayı istese de, karşı tarafın aksine bu durumdan kaçması aslında yüzleşmeyi istemedikleri gerçeklerin de göstergesi. Stalin’in ve Japon İmparatorluğu’nun yaptıkları asla gündeme gelmezken, bastırılmış bir isyanın Hitler’in soykırımıyla bir tutulması absürt bir durum. Japonya’da öldürülmüş 2 milyon Çinli şerefine yapılan anıtın önünde her sene törenle selam verilmekte, Stalin’inse heykellerine ya da sözlerine Rusya’da bir yerlerde sürekli denk gelebilirsiniz.
Çin’in günümüzde yaptıklarını, geçmişte Mao’da yaptı. Fransa, Belçika, Hollanda, İtalya gibi ülkelerin Afrika’da yaptıklarını unutmaya bin yıl da yetmez. İngiltere’nin Hindistan’da ki, İspanya ve Portekiz’in Güney Amerika’da ki sömürülerine değinildiğine hiç denk gelmedim. ABD’nin yerlilere yaptıklarını, Ortadoğu’da ki politikasını, attığı atomları bizim Ermeni Meselesi kadar konuşmuyorlar. Sanırım tarihleri kan ve gözyaşı üzerine kurulu ülkelerin, ayıplarını başkalarıyla kapatmaya çalışması bir gelenek.
Ermenistan’ın ilk başbakanı Hovhannes Kaçaznuni yazmış olduğu manifestoda şöyle anlatıyor; “…artısı ve etkisini düşünmeden Çarlık Rusya’sını kucakladık. Kafkasya’da ki haklarımızı, Ermeni vilayetlerini bize vermeleri ve özgürlüğümüzü desteklemeleri karşılığında Türklere saldırmayı kabul ettik. İnancımız bir illüzyon yaratmamıza sebep oldu ve gerçekliği unuttuk, kendimize çok güvendik. Topyekûn Türklere saldırmaya başladığımızda kısa zaman içinde çok ağır karşılıklar almaya başladık. Devamında tehcir politikalarına başladılar. Türkler ne yaptıklarını çok iyi biliyorlardı. Bu konuda daha sonrasında pişman olacakları bir şey yapmadılar, her şeyi doğru uyguladılar. Türklerin yaptıkları, bizim yaptıklarımızın sonucudur.”
Bağımsız Ermenistan Devleti’nin ilk başbakanın kendi manifestosunda yer verdiği bu cümleler, konunun kapanması için yeterlidir. Batıda ki Ermeniler, Osmanlı Meclisinde yerlerini edinmiş paralarını saymakla meşgul olan, Osmanlı’nın elit kısmı olarak adlandırabileceğimiz tüccarlarıyken, doğudakiler Rus gazıyla Türkleri katlederek toprak koparmaya çalışan işgalcilere dönüşmüşler ve her ülkenin yapacağı gibi karşılıklarını almışlar. Bugün progressive(ilerici) olmak adına birçok düşünce akımına katılanların, yalanlar üzerinden politika yapanlara destek vermelerini tencere ve kapak misali görüyorum. Milyonlarca insanın öldüğü 1. Dünya Savaşı’nda, Türklerin günah keçisi ilan edilmesini doğru bulmuyorum.