Blog, Şiir

BARIŞ ÇİÇEK / ŞAH’SEN MAT

sesinde yorgun suların hüznü

deniz atlarını şaha kaldıran kudret

sesinde dolu dolu atan bir ülke kalbi

I.

kahverengi sabahları uyandıran bal gözlerinle

gülümsersin; kuşlar havalanır kaşlarından

dudaklarında kurumuş incir tedirginliğiyle

saçlarına düşen yağmuru seversin kırlarda

okudum yaralarını nakış nakış

o dinmez bir sızı olup yüreğinde

balamoz kargalar gibi

yüzyıllarca yaşam sürecek

II.

göğe salıncak kurup bir peygamber edasıyla

söylemeliyim ki yanıldın herkes gibi

Karl Marks kötü donanımlı bir piyondu

Hitler kırmızıyı seven bir ressam

petrol uğruna çıkmadı tüm savaşlar

Kabil’in kafasını yaran taş

Raskolnikova ilham oldu

bir vedanın burukluğu var üzerimde

kendini bağışla

III.

belki Beyrut kokulu bir gülün arayışındayım

belki Bitlis tütününün deminde savrulmaktayım

solgunum, kuşkuluyum, kusurluyum

yanıldın herkes gibi

kendi gölgemden korkuyorum

her sabah uyanır uyanmaz yataktan

kalkıp özenle yüzümü kırıyorum

yasa dışı işlere kalkışıyorum

petrol içip nara atıyorum

kalbimde kurşun soğutuyorum

seni sevmek gibi tehlikeli

seni sevmek gibi büyük

seni sevmek gibi hatalar işliyorum

bilincim raskolnikovun baltası gibi keskin

kokunu içime çekmedikçe huzura eremiyorum

IV.

gidiyorum

kendimden uzak, senden bir yere

kalbimden ötesine geçemiyorum

şah”sen MAT oluyorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir