şu sahipsiz yaşamın
yenilenen şafaklarında
devşirilirken yeryüzü
ben hırçın nehirlerin akışında
yorgun bir damlayım
günbatımında yatağımı arıyorum
rüzgâra yenilmiş yakup kuşuyum
kırık kanadımın ağrısıyla
sığınıyorum gecenin duldasına
savruldu yürek yangını mavi gök aşkım
artık mutluluk mudur ölümden ötesi
oysa
ben ne ihanetlerin ne de yalanların insanıydım
gülün goncası gibihakikatin ışığıgüneşi özlüyorum
zaman her yola revan eyledi beni
vardığım her yer ölüm ve kalım sınırı
çağ yangınındayım
yağmurun sesini duysam yeter
umudum bir damla suya ayrılmış pay
sele kapılacak tufanı bekliyorum