HEYBET AKDOĞAN – BİR SELAM YOLLA
hırpalanmış yüzümde saklı duran anlatacaklarım vardı sana ısıran gülüşünle kanardı tenim sızlayan yaramdı bakışların duyduğum seslerin rengi yok harflerin dilsiz
Devamhırpalanmış yüzümde saklı duran anlatacaklarım vardı sana ısıran gülüşünle kanardı tenim sızlayan yaramdı bakışların duyduğum seslerin rengi yok harflerin dilsiz
Devambak işte gün bitti şimdi suskundur tüm sokaklar yavaş yavaş karanlığa alıştır gözlerini kirpiklerinin uçlarında ikiye ayrılacak ay derin bir
Devamsevginin kıyısında gözyaşlarına dokunur ellerim acıların yosun tutmaz kum tanelerine dönüşür kuruyan gözyaşların prangalıdır sevdamız kıyısında durduğun denize hasretimiz ırmaklardan
Devamezgisine tutkun olduğum bütün sesler yalan küller savruluyor yüzümde tenimde fırtınalar ölüm varlığa ve yokluğa ağlamak değilmiş aşktan bir sonsuzluğa
DevamHer sabah hazır bir psikoloji ile güne başlıyoruz. Hazır düşüncelerle, hazır deneyimlerle ve hazırlanmış duygularla. Otomatiğe ayarlanmış şekilde uygun yerlerde,
Devamsonunda öğrenirken yürümeyi dönüşü olmayan bir yoldaydık miladı yokmuş tecellinin adın kandili söndürülmüş kalplerin miraç’la alazlanmasıymış süveyda melali kuşan süveyda
Devamdeniz gözlerinin özlemiyle kuruyan çöl zambağı bendim dokuz boğumlu canla senle ölüm arasında tükenmez bir umudun sebebiydim susmadı acıları sır
Devamperdesiz bir tiyatro hayat çile işlemiş ellerimle parmaklarımdan kayıp giden yarınlarım nerede tersine ilerlerken saatler boyu devriliyor gökdelenlerin neferler salınıyor
DevamHayat diye algılanan savaşa ilk katılanlardan olmak için, yaşamı soyluca ezberledik. Artık nerede duracağımızı bilemiyoruz. Hangi mekânın içinde? Hangi gökyüzünün
Devamşu sahipsiz yaşamın yenilenen şafaklarında devşirilirken yeryüzü ben hırçın nehirlerin akışında yorgun bir damlayım günbatımında yatağımı arıyorum rüzgâra yenilmiş yakup
Devam