-
DERYA CESUR – ÖTE
Savaş vardı, var, var olacak. Nefret vardı, var, var olacak. Aşk vardı, var, var olacak. Acı, yalan, umut ve talan, gözyaşı, kahkaha, merhamet ve ziyan vardı, var, var olacak. Ben yoktum, varım, yok olacağım. Yani mesele benden büyük. Mesele senden de büyük yani. Şimdi bu öncesizlikte ve şimdi bu sonrasızlıkta savaşta silah, nefrette taraf, aşkta figüranız seninle ben. Acıda gözyaşı, keyifte kahkahayız birlikte. Yalanın da talanın da sömürgesiyiz. Geçmişin papağanı, geleceğin kahiniyiz. Shakespeare’in eskimeyen tiratlarıyız seninle ben. Olmak ve olmamak arasında örselenmiş Hamlet’ten, olmaz bir aşka sarılmış Ophelia’dan suretleriz. Hain Kral Claudius’un soyu tükenmez varisleri yüzünden milyarıncı kere aynı zehirle öleniz seninle ben. Biz seninle koca bir tekrarız aslında. Doğduk,…
-
DERYA CESUR – O Vakit
Tomurcukların pıt pıt çatladığı, polenlerin oradan oraya uçuştuğu ılık bir bahar akşamıysa verandasından yeşil bahçeye, terasından kızaran göğe ya da balkonundan mavi denize bakıyorsa huzuru koyar masasına yazar. Yağmurlu bir ağustos ikindisinde toprağın kadim rayihası sarmışsa havayı, bir aşktır gelmiş ve bir yalnızlıktır kalmışsa geriye hasreti demler, ince belliye kırmızı bekleyişler döker yazar. Gramofonda eski bir alaturka batan güne dalar iken, bir iç geçirmelik zamana bir ömürlük masal dizer yazar. Bir düş görür bir güz vakti, düşünde kanatsız bir kuş kızıllığın ortasından süzülür. Ufkun belinden yarım bir güneş doğar sonra. Bir yalnız taka çıkagelir, kıpırtısız suyun üstünde bir kaybolur, bir görünür. Terli alnıyla yatağından doğrulup hayra uzanmış anlamlar arar. Bulursa…
-
DERYA CESUR / İLKsizlikteki SONsuzluk
En zorudur oyunu açmak; söze ilk başlayan, ışığı yüzünde ilk hisseden olmak. Bir müzik cümlesinin ilk motifini hayal etmek… Mermere ilk kesiği, tuvale ilk rengi ve kağıda ilk cümleyi atmak. Çünkü güçlü başlangıçlar yapmadan beli doğrulmaz hiçbir eserin. Çünkü ilhamını ilk hareketten alır gösteri. İlk cümlenin arkasına saklanır heybetli bir şiirin en dile dolanan dizesi. Yolu açmak, yoldan gitmekten zor olduğu için bir başlangıç ya rezil ya da vezir eder sahibini. İki insan arasında olan da bundan farklı değil sanki. İçten bir gülümseme, güçlü bir tokalaşma, gözden göze akan sözsüz ama kararlı bir merhaba… İlk temas… Her şeyin güzel gideceği ya da hiçbir çabanın, o adı konulamayan asimetriyi düzeltemeyeceği an…
-
DERYA CESUR – MASA
Bazı şairler var, şiir falan yazmıyorlar. Yazı dilinde sohbet ediyorlar bizimle. Bir kır kahvesinde oturup “Bize iki çay ver oğlum!” dedikten sonra yaslanıp sandalyelerine, o gün başlarından geçenleri anlatıyorlar ötekine. Nasırlarından ve güzel havalardan dert yanıyorlar. Süheyla’ya nasıl vurulduklarından, konu komşu Fahriye Abla’dan, sütten yumurtadan söz ediyorlar. Bir de, üstüne koy koy dolduramadıkları masalardan… Mesela, masaya yaşama sevincini koyuyor adam. Anahtarları, pencereden gelen ışığı, ekmeğin ve havanın yumuşaklığını koyuyor. Dinliyor öteki, “Ben anlatsam bunları boş laf olur, adam sokağın gürültüsünden şiir yazıyor.” diye iç geçiriyor. Edip Cansever’in masasına diktim gözümü bu gece. Bisiklet ve çıkrık sesini, aklında olup bitenleri tek tek dizdiği o meşhur masaya iliştim. Her gelip geçen bir…