AYKUT AKGÜL – PORSELEN BİR SONBAHAR PORTRESİ
sağlam bir çiviye asacaklar resmini merak etme ayağa kalkman yetecek efsane olman için ruhun imrenmeyi öğrenecek bedenine ipe sapa gelmez
Devamsağlam bir çiviye asacaklar resmini merak etme ayağa kalkman yetecek efsane olman için ruhun imrenmeyi öğrenecek bedenine ipe sapa gelmez
DevamRastlantı değil ki seni tanımam Özenip de yaratmış san ki Mevla’m Gözünden yüzünden ve yüreğinden Nur saçıyorsun ruhuma gönlüme Elbet
DevamHer yıl bu zamanlar beni hasta ediyor Kuzeye doğru giden ok Önünde bir keder terk eder onu Değişen ne İyi
DevamHayat bizi öyle savurmuş ki yabancı olmuşuz, en çok da kendimize. Satırları yazarken, lafı ağzımızdan çalmış biri. Garip kalmışız, ötemiz
Devamderinden kanıyor anılarım kırık bir tebessüm dudaklarımda sevgilim, gözlerin utangaç bir gece unutmak istiyorum, unutamıyorum… yatılı okul çocuklarının gözlerine
DevamZorda kalana yardım etmek bizim işimiz Biz yoksula sırtını dönenlerden değiliz Kırılsa bile bizim otuz iki dişimiz Gözlerinde ışığı sönenlerden
Devamseni dalından kırılmış bir nevruz gibi dikeninden kanayan yaban gül gibi dili bozuk hüznü revan ak ağaçlar arasında kurumuş
Devamezgisine tutkun olduğum bütün sesler yalan küller savruluyor yüzümde tenimde fırtınalar ölüm varlığa ve yokluğa ağlamak değilmiş aşktan bir sonsuzluğa
DevamAsuman bir serzenişte Çocuk, kadın, hayvan Taciz, tecavüz, gasp, talan Onca günahın üzerine Doğal afet takdiri ilahi Bu ne fırtına
Devamİçinde bulunduğum hüsranın bana yazdırdıklarısın sen, Reddettiğim hislerim, kurduğum bütün oyunbozan hayatların eserisin sen. Sen beni bir diriltip ertesi gün
Devam