Cama vuran yağmurun her damlasında sen varsın
süzülüp düşerlerken yere gidişin geliyor aklıma.
Hasret türküleri dinliyorum
hasretinle yanarken gönlüm
ahların ağından özlem çekiyorum.
Bilinmeyen sokaklarda buluyorum kendimi
yabancılığımın şaşkınlığı içinde çıkmazlar topluyorum.
Uzun uzun çalan bir düdük sesi ile çınlıyor kulaklarım
bilmediğim sokakta
bilmediğim suçu işlemişçesine
kulağımı tırmalayan o sesten kaçmak istiyorum.
Ürkek güvercin bakışları ile nefesimi dengelemeye çalışırken
birinin bu duruma el atmasını bekliyorum.
Düdük sesine sirenler eşlik ediyor
ben çıkmak istedikçe çıkmazlar beni kendine daha çok çekiyor.
Ellerimi kaldırıp bilemediğim sokakta
bilmediğim suçun sorumlusuymuşum gibi
bilmediğim kişilere teslim oluyorum.
Ters kelepçe ile apar topar götürülüyorum
gözlerim bağlı bilmediğim bir yere geliyoruz.
İçerde bir ses
ses emreden tonda.
Bilmediğim sokağın
bilmediğim suçun
bilemediğim sesin…
bütün dolaşmışlığı ile karanlıklarla sevişiyorum.
Bezmişliğimin ortasında
tanıdık blr ses geliyor,
sese kulak veriyorum.
Bu ses?
Evet evet bu ses, yüreğinin sesi!
Nasıl unuturum?
Hiçbir zaman kulağımdan
aşk dolu atışı gitmedi ki!
Neden duyuyorum?
Bilmediğim sokakta
bilmediğim suçu işlemişliğin sorgu odasında
nereden geliyor bu ses?
Bir el gözlerimdeki bantı açıyor.
Gözlerim ortama alışmak için çaba harcıyor.
Görüyorum!
Görmem ile gözlerimi sıkı sıkı kapatmam bir oluyor.
Aman Allah’ım, inanamıyorum!
yüreğindeyim ve yabancılaşmışlığımın
bilinmez sokağında
seni sevmenin suç olduğunu bilmeden
yüreğinde dolaştığımı anlıyorum.
Boğazım düğümleniyor
gözlerim yağmur yağdırıyor.
Sırılsıklam uyanıyorum gördüğüm düşten,
düşlerde bile yüreğini gardiyanlar bekliyor.
Ben yüreğine mahkumluğumun
tek kişilik hücresinde
koşulsuz sevmenin
cezasını çekiyorum.
Bir ses her yeri inletiyor
Allah kurtarsın!!