Blog, Deneme

ZEYNEP AKKAPTAN – MECBURİYETİN GÜNAHA VEKİLİ

Eski bir biblo gibi kilere kaldırılmış hayatlar. Dirilmeyi bekleyen hep bedenden fazlasıydı. Hüzün bir mısradan çoğalttı hepimizi. İnsan şapkasını önüne alıp da düşünmeli, oysa çocuklar ağlarken düşünmek de yetmez. Sırtındaki parkasını kolilerken, gözlerde müebbet yemiş bir hüzün, dişlerde gecenin tortusu var. Bir çığlığın kaç adı oldu, ufak bir aydınlığın adı hayattır. El sallayan elin beş parmağı da bu ufak aydınlıkta birdir. Kolunu yavrusu için feda eden insanlar, vicdanın tanımıdır. İçimizde ölenler, aydınlığı göremeden huzura kavuşanlar oldu. Bu uğurda nefesimizi tuttuk, evi olan çocukları uyuttuk, öyle ağladık. Yağan yağmur da pişmandır yağdığına. Gökyüzünün bulutları artık dumandır. Bir gecede biter her şey, yıkmak bu kadar kolaydır. Paramparça olan, evlerden de öte. Ne hasret biter ne de yaşlar bu uğurda. İnsan katilini uzaklarda aramamalı. Burası ev adı altında mezar satanlarla dolu. Ülke, cehalet ülkesi. Biz birlikle bizi böldük. Gözümüzü yumduklarımız, bağır çağır ölümü çağırıyor. Bizi bugünlere savuranlar koltuklarında otururken, yumruğunu göğsüne batırıp da acısını sayıklayan analar var. Sorgulamalı insan, yarınımızın umudunu çalanlara susmamalı. Sükunetin altın olmadığını bu uğurda öğrenmiş olmalıyız. Bizim öğrenecek çok şeyimiz var fakat, öğretemediklerimizle de baş başayız. Sorgulamayan bir toplum, travmalarını başucunda saklayandır. Güvenin nice binalardan daha çok yıkılışını birlikte seyretmekteyiz. Devletine güvenemeyen bir halk düşünün, korunacağına inanarak vergisini ödeyip de başına yıkıldığı yerde can çekişen bir halk görün. Böcek gibi ezdikleri çocuklara kaderi değil, eğitimi öngörün. Din bilimi bile savunurken, bilimi din ile bölmeye çalışıyorsunuz. Bir damla suya muhtaç kalanların arkasındakiler, laf dalaşını pek sevenler. Kedi köpek dedikleriniz birbirine sarılırken, hala birbirinin kuyusunu kazma derdinde olan insandır. Kulaklarda “peyk” gurubunun “Köleler ve Kilitler” şarkısı çalınıyor. Bu çerçevede insanların arasında yerimi yadırgadım. Çekilen kanımın her damlasında vicdanı sorguladım. Bunları dikdörtgen bir kutuda izlemek kolay, peki ya yarın? Gün gelip bizim evimizde yıkıldığında ne yapmalı, almadığımız önemlerle, gözümüzü yumduğumuz her hainlikle nerelere kaçmalı? Bu uğurda bize susmak yakışmamalı, susturmaya çalışanlara aldanmamalı. Mesela bahsettikleri deccalı uzaklarda aramamalı. İnsanın insandan öte ne düşmanı ne deccalı vardır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir