-
HEYBET AKDOĞAN – YAŞAMAK ÖLÜM TAKLİDİ
bak işte gün bitti şimdi suskundur tüm sokaklar yavaş yavaş karanlığa alıştır gözlerini kirpiklerinin uçlarında ikiye ayrılacak ay derin bir uğultudur bu sessizlik bu karanlık herkesin kaçışında bir sükût çağlayanların sesini alır bu dilsizlik yaşamak ölüm taklidi bak işte ömür bitiyor mazinin kıyısına demir atmış acılar gözlerinde yaşanmamış düşler bedenin yüzülmüş zamanın bıçağıyla ateşe ver köze serp her şeyi bak hâlâ sessiz sokaklar sokakların cıvıltısı o çocuklar aşka adımladılar
-
HEYBET AKDOĞAN / YARAMSIN
sevginin kıyısında gözyaşlarına dokunur ellerim acıların yosun tutmaz kum tanelerine dönüşür kuruyan gözyaşların prangalıdır sevdamız kıyısında durduğun denize hasretimiz ırmaklardan akıp gelmişti arzularımız yakamoz vaktinde dinerdi yaramsın canımdan öte senden ayrı olmayan sevdam takılır alınyazına göz çukurlarında uyur kalırım kuşlar dokununca kalbine telli turna gibi uçmadan kanarsın
-
CEMAL KARSAVRAN – YAŞAMIN SİHRİDİR SEVGİ
Sen hep baharsın sevgi yumağı Her yürekte ayrı hasret durağı Seninle ısınır kalbi eli ayağı Her bir varlığın olmazsa olmazı Kimi toprakta can bulur kimi havada Her dokunuş yüze yansır mutlulukla Ne olursa olsun nitelik nicelik onda Dile gelir en içten duyguyla Elle tutulmaz görülmez gözle Bazen ayla yansır bazen güneşle Kimi gece yıldız olur düşer yastığa Her güne doğar yeni bir sevda Seni hissetmeyenin olmaz umudu Ne ağız tadı vardır ne de duygusu Vazgeçilmez doğanın kanunu Anlamlanır her karede Bazen soyut bazen somut Her an her yer her nefeste Anlam bulur sende bende Yaşamın sihiridir sevgi
-
Filtresiz Dergi 6. Sayı
Filtresiz Dergi 6. Sayı
-
FEYZA MENTEŞ İLE SÖYLEŞİ / HASAN HÜSEYİN ÜLKER
Okuyucularımız için kendinden bahseder misin? Feyza Menteş kimdir? Edebiyat yolculuğu nasıl başladı, nasıl devam ediyor? “İkinci katta yaşıyor, çoğu zamanımı gece ve gündüzün arasında huzursuz olarak tamamlıyorum. Çünkü bana yazdıran bu, ilham almaya ve ilham vermeye açık olduğum için genel olarak tüm enerjimi o huzursuzluktan alabiliyorum. Sonra huzursuzlukla birlikte sanki içimde bir yerlere şarapnel parçaları yığılıyor. İşte enerjim yükseliyor. İşte patlama. Bütün işim enerjimi harfler tüketerek harcamakla geçiyor ve bu durumdan memnunum, mutsuz olmaktan memnunum. Geliri yok, sigortası yok, diye çevremdeki herkes zamanımı boşa tükettiğimi söylüyor, annem bir öğretmen olmamı istiyorsa, babam bir memur… Onları oyalıyorum birazcık, acelesi yok ki. Hayat akıyor işte. Eh-eh! Neyse ki oda ve otogar arasında…
-
ERBİL BOZTEPE -MAHKUM
Cama vuran yağmurun her damlasında sen varsın süzülüp düşerlerken yere gidişin geliyor aklıma. Hasret türküleri dinliyorum hasretinle yanarken gönlüm ahların ağından özlem çekiyorum. Bilinmeyen sokaklarda buluyorum kendimi yabancılığımın şaşkınlığı içinde çıkmazlar topluyorum. Uzun uzun çalan bir düdük sesi ile çınlıyor kulaklarım bilmediğim sokakta bilmediğim suçu işlemişçesine kulağımı tırmalayan o sesten kaçmak istiyorum. Ürkek güvercin bakışları ile nefesimi dengelemeye çalışırken birinin bu duruma el atmasını bekliyorum. Düdük sesine sirenler eşlik ediyor ben çıkmak istedikçe çıkmazlar beni kendine daha çok çekiyor. Ellerimi kaldırıp bilemediğim sokakta bilmediğim suçun sorumlusuymuşum gibi bilmediğim kişilere teslim oluyorum. Ters kelepçe ile apar topar götürülüyorum gözlerim bağlı bilmediğim bir yere geliyoruz. İçerde bir ses ses emreden tonda. Bilmediğim…
-
ZEYNEP AKKAPTAN – MECBURİYETİN GÜNAHA VEKİLİ
Eski bir biblo gibi kilere kaldırılmış hayatlar. Dirilmeyi bekleyen hep bedenden fazlasıydı. Hüzün bir mısradan çoğalttı hepimizi. İnsan şapkasını önüne alıp da düşünmeli, oysa çocuklar ağlarken düşünmek de yetmez. Sırtındaki parkasını kolilerken, gözlerde müebbet yemiş bir hüzün, dişlerde gecenin tortusu var. Bir çığlığın kaç adı oldu, ufak bir aydınlığın adı hayattır. El sallayan elin beş parmağı da bu ufak aydınlıkta birdir. Kolunu yavrusu için feda eden insanlar, vicdanın tanımıdır. İçimizde ölenler, aydınlığı göremeden huzura kavuşanlar oldu. Bu uğurda nefesimizi tuttuk, evi olan çocukları uyuttuk, öyle ağladık. Yağan yağmur da pişmandır yağdığına. Gökyüzünün bulutları artık dumandır. Bir gecede biter her şey, yıkmak bu kadar kolaydır. Paramparça olan, evlerden de öte. Ne…
-
ZEYNEP AKKAPTAN – KURŞUN KADINLARIN RENKLİ GÖZYAŞLARI
Yurdumun bu verimli topraklarının ilk bereketidir kadın. Bir elinde çocuk, bir elinde adamı tutan öncül bereket, tüm dünyanın kahrı ile kavrulur. Çevremizde gözlemlediğimiz birçok tabloda mevcuttu, mutlulukta, acıda, heyecanda, renkleri parıldayan yeni açmış her çiçekte. Yüzümüzü döndüğümüz her aydınlıkta kadının varlığı kendisini belli eder, hayatı ilmik ilmik tanımlardı. Doğduğu dünyayı boyayandı kadın. Beyaz tuvallerin fonu olan erkekler bereketi bulmak, bu dünyaya meyveler sunmak adına, bu yarım hayatı kadın ile tamamlamak istedi. Fakat bu ağır bir kıskançlık olmalı ki, bu hak bilmezlik hırstan bir şiddet doğurdu. Tanrının bahşettiklerini bir çırpıda kıranlar, şeytanla aşık atmaya çabalayanlarla aynı kişilerdir. Kadının renkleri kıskanılarak ellerindeki çiçekler yerlerde kavruldu. Ne de olsa kadının sevgisi o yerlerde…
-
AYKUT AKGÜL – PORSELEN BİR SONBAHAR PORTRESİ
sağlam bir çiviye asacaklar resmini merak etme ayağa kalkman yetecek efsane olman için ruhun imrenmeyi öğrenecek bedenine ipe sapa gelmez saf şiirlerin hepsine gülüp geçeceksin bankaların hepsi bankların hepsinden daha lekelidir takım elbise hiçbir hareketi temsil edemez kendi iradesiyle bir nevi daima canını yokluyorsa bir acı hep aynı yerinden şiir yazmak ev ödevimdir benim bilinsin evim olursa buna ilk önce şiirlerim sevinecektir bir cenaze ve bir nikah iki tane tören dualar ve ezahüratlarla vazgeçiyoruz kirlerimizden mecburen evcilleşiyor ezberlerimiz bir şarkı sürekli tekrara düşüyor gibi şaşırmıyoruz ama sanki bir önceki şarkı hep başka gibiydi kolalı gömlek ve turkuaz rengi pantolon kamelyalarda sabahlamak başkadır diyorum trafo kenarlarında sabahlamak başka sen niye…
-
CEMAL KARSAVRAN – AŞKA MAHKUM OLMUŞ GİDER SÜRGÜNE
Rastlantı değil ki seni tanımam Özenip de yaratmış san ki Mevla’m Gözünden yüzünden ve yüreğinden Nur saçıyorsun ruhuma gönlüme Elbet inanılması zor ihtimal Lakin yıllardır ertelenen ihmal Bundan böyle benim için ilmihal Rehberim oluyor kalan ömrüme Yazılan geliyor belki de başa Geç gelen bir sevda değiyor kaşa Ne yapsam da kapılıp bir telaşa Kalem çekiyorum bugüne düne Hayat sürprizlerle doluyor bazen Hem yazıp okuyan hem de çok gezen Gözünü dört açıp hileyi sezen Tökezlemez doğru bakar önüne Algı ile yatıp düşle kalkanlar Eninde sonunda sevgi bulurlar Bu beklentilerde mutlu olurlar Huzurla uyanıp yeni bir güne Nihayete ermişse bu saadet Cemalim ömründe ister keramet Yok mu sende biraz insaf merhamet Fesleğen…